Geometri tahtası gibi eğitim araçları, etkileşimli öğrenim tekniklerinin verimliliğini artırıyor. 1970’li yıllardan bu yana deneysel olarak başlayan ve olumlu sonuç verince geliştirilen tüm eğitim teknikleri, bireylere göre farklı sonuçlar verirken tüm öğrencileri bilgi edinmek için motive ediyor. Her çocuğun zekasının birbirinden farklı olduğu artık tüm araştırmacılar tarafından biliniyor. Zekâ oluşumunun sadece genetik kazanımlarla değil, çevresel, kültürel ve sosyal faktörlerle de geliştiği, sadece matematiksel zekanın ölçülmesinin birçok durumda yeterli olmadığını tüm pedagoglar söylüyor. Bu nedenle, okul öncesi eğitimden itibaren, her çocuğun bireysel olarak nasıl öğrendiğine dair geliştirilmiş teorilerden yola çıkılıyor. Bu teorilerin hemen hepsinde dokunsal, işitsel, görsel uyaranlar ile bilginin pekiştirilmesi ve ilerleyen dönemlerde aynı şekilde kullanılabilmesi sağlanıyor.
Özellikle ilköğretim okullarında kullanılan önemli eğitim öğretim araçlarından birisi olan geometri tahtaları, Trendyol'dan temin edilebiliyor. Belirli şekilde kesilmiş ahşap ya plastik bir zemin üzerine yerleştirilen, birbirine eşit uzaklıktaki, genellikle 25 adet çivi gibi uzantı üzerinde geometrik şekiller oluşturularak yapılıyor. İstenen şekiller, bir lastik yardımı ile kolaylıkla oluşturuluyor. Lastik, çiviler arasında gerilerek geometrik şekiller veriliyor. 25’lik geometrik tahtalarda, 25 tane çivi, 5 dikey ve 5 yatay çizginin kesiştikleri noktalara konularak eşit aralıklı olmaları sağlanıyor. Böylelikle, lastik gerildiği zaman eşit ölçülerde kenar uzunlukları olan geometrik şekiller elde edilmiş oluyor.
Geometri tahtaları, dairesel ve kare olabiliyor. Basit geometrik şekiller üzerinde çalışılacaksa, kare geometrik tahtalar daha çok işe yarıyor. Öğrenciler, çivilere lastikleri geçirerek hangi geometrik şekli elde ettiğini söylüyor. Bu şekil hakkında yorumlar yapabiliyor, kenar uzunluklarının farklılıklarını görebiliyor, özelliklerini kıyaslayabiliyor. İlerleyen matematik problemleri çözümlerinde, geometrik şekillerin çevre, alan gibi hesaplamalarına da bu tahtalar yardımı ile başlamış oluyorlar. Geometri tahtaları ile öğrencilere öncelikle bir üçgen yaptırılarak, üçgenin kareye çevrilmesi gibi çeşitli geçişler de öğretiliyor. Böylelikle öğrenci, kare içindeki üçgenleri rahatlıkla görebiliyor. Çivili geometri tahtası ne işe yarar diye merak eden veliler için de sadece lastikle çivi üzerinde yapılan şekiller ile tahtanın faydaları kolaylıkla anlaşılabiliyor. Geometri tahtası özellikleri şekilleri ile belirleniyor. Ahşap lastikli geometri tahtası yardımı ile öğrenci yansıma (üçgenden kare ya da dikdörtgen oluşturma), öteleme (bir şeklin bir yerden başka bir yere belirli doğrultu ve yön kuralları kullanılarak alma), benzerlik (ilerleyen zamanlarda göreceği kenar – açı – kenar benzerliklerine aşinalık) gibi görsel geometrik oyunları gerçekleştirebiliyor.
Aynı zamanda geometri tahtası ölçüleri ve örnekleri değiştirilerek, oranları bozmadan bir geometrik şekli büyütme, küçültme gibi eylemleri, teorik eğitiminden önce öğreniyor. Şekilleri sınıflandırırken bir şeklin özelliklerini ve belirleyici kriterlerini de öğrenmiş oluyor. Matematik dilini öğrenmek için gerekli olan tanışıklık, öğrencilerin görsel ve dokunsal olarak aktivite yapmasından geçiyor. Geometri tahtaları sayesinde öğrenci, matematiksel düşünce, analiz etme, ölçülere göre tekrarlama gibi adımlardan analitik düşünce teknikleriyle strateji belirleyebilme, belirli bir algoritma üzerinden sorun çözebilme gibi yeteneklerini de küçük yaşta geliştirmeye başlamış oluyor. Kendi ürettiği geometrik şekilleri, bilinen en yakın şekillere benzeterek, çevre ve alan ölçümlerinde pratik yöntemler bulmaya çalışıyor, bilinen şekillere bölmeye çalışarak bütünden parçaya, parçadan bütüne çözümleme pratiğini geliştirmeye başlıyor.
Geometri tahtalarının dairesel şekilde olanları da bulunuyor. Geometri tahtası plastik ya da ahşap modellerinin çembersel ya da dairesel olanları, üzerine çember şeklinde dizilmiş çiviler ile daire şekli oluşturulabilmesi amacıyla hazırlanmış tahtalardan oluşuyor. Bu tahtalar ile daire, çember, yarım daire, çeyrek daire gibi geometrik şekiller üzerinden gidilerek alan, çevre ölçümleri rahatlıkla yapılabiliyor. Daire geometri tahtalarında çevre hesaplaması için lastiğin sadece dış çivilere geçirilmesi yeterli olurken alan hesaplamaları için dairenin yarıya, çeyreğe bölünmesi ile çeyrekten yarıma geçiş gibi örneklemeler çok daha faydalı oluyor.
Özellikle ilkokul ikinci sınıf öğrencilerinin kafalarında bir türlü oturamayan, yarım, çeyrek gibi kavramlar, dairesel geometrik tahtalar aracılığı ile rahatlıkla öğreniliyor. Üstelik bu öğrenme işini, çocuk kendisi keşfederek gerçekleştiriyor. İki çeyrek parçanın bir yarım ettiğini, iki yarımın bir tam ettiğini öğrenen çocuk için saat okumadan kesirlere kadar birçok konu görsel olarak çözülmüş oluyor. Teorik olarak anlatılması esnasında, çocuğun öğrendiği bu bilgi çağrılıyor ve çocuk hatırladığı bu bilgi ile teoriyi daha kolay anlıyor. Çembersel geometri tahtalarında, oluşurulan dairenin tam ortasında dairenin merkezi olan çivi bulunuyor. Bu çivi yardımı ile çocuklara daha küçük dilimlemeyi öğretme imkânı da bulunuyor. Matematiğin soyut kavramlarını elle tutulur, gözle görülür bir hale getiren geometri tahtaları ile çocuklar matematikten korkmuyor. Özellikle daire, elmas gibi geometrik şekilleri öğrenerek ilerleyen dönemlerde karşılarına çıkacak çeşitli problemlerde geometri tahtalarında yaptıkları şekilleri hatırlayarak rahatlıkla çözüme ulaşabiliyorlar. Çevre ve alan ilişkileri, tüm geometrik şekillerde farklı yöntemlerle hesaplanıyor. Bu hesaplamaların geometrik tahtalar üzerinde yapılan ilk uygulamalarla anlaşılabilmesi daha da kolaylaşıyor.
Çap, yarıçap gibi kavramlar için ise lastik, bir çivi ile merkezdeki çiviye geçiriliyor. Yarıçap kavramı bu şekilde anlatılırken çap kavramı ise lastiğin ortadaki çiviyi de geçerek tam karşıdaki, daire çizgisi üzerindeki çiviye takılması ile anlatılabiliyor. Böylece yarıçap ve çap kavramlarının arasındaki ilişki de kolaylıkla anlaşılmış oluyor. Değişik renklerdeki lastikler kullanılarak çocukların özellikle dairenin dilimleri ve parçaları üzerine bilgi sahibi olması çok daha kolaylaşıyor. Bu bilgilendirme üzerinden ilerleyen dönemlerde, belirli çivilerin üzerine rakamlar koyarak, saat kavramının da kolaylıkla anlatımı geometrik tahtalar üzerinden gerçekleştirilebiliyor. Bu anlatım yöntemi çocuk için eğlenceli ve keşif dolu bir öğrenimken, yetişkin için de aynı şeyleri tekrarlamadığı, oyun oynayarak öğrettiği keyifli bir eğitim zamanı demek oluyor.
Geometri tahtalarında, lastikler geçirilerek şekiller oluşturuluyor. Geometri eğitimi için bu şekillerin isimlerinden itibaren konuşarak iletişim kurmak önem taşıyor. Çevre ve alan eğitimi için ise lastik, birbirine komşu iki çiviye geçirilerek en küçük birim oluşturuluyor. Daha sonra lastik hemen karşıdaki iki çiviye geçirerek kare şekli veriliyor. Karenin çevresinin kaç birim olduğu, sayılarak öğreniliyor. Böylelikle karenin kaç kenarı olduğu, kenarlarının birbirine oranları üzerine konuşulabiliyor. Öğrencinin, karenin hemen yanındaki sıralı çivilere lastikle bir kare daha oluşturması isteniyor. Oluşturduğu karenin bir kenarından tutulan lastik, bir ileri sıradaki çivilere takılarak bir dikdörtgen oluşturuluyor. Kare ile dikdörtgenin farkı ve benzerlikleri konuşularak öğrencinin yorumlaması bekleniyor. Karede öğrenilen birim bilgisi üzerinden, dikdörtgenin çevresinin hesaplanması isteniyor. Çocuk, bu noktada yapamazsa dikdörtgenin bir kenarının kareyle eşit olduğu, diğer kenarının da karenin iki katı olduğu üzerinden ipuçları verilerek yardımcı olunuyor. Başka renkteki bir lastikle dikdörtgenin içindeki kareler gösteriliyor. Böylelikle öğrenci, parçalardan bütüne ulaşmayı ve bütünden parçaları oluşturmayı öğreniyor. Oluşturulmuş olan dikdörtgenin büyütülmesi ile çevresinin kaç birim büyüdüğüne dair hesaplamalar yapılıyor. Böylelikle, bir birimden başlayarak çevre hesaplamaları türetilebiliyor. Bu noktada önemli olan, bu hesaplamaları yapan öğrenciye, her bir çivinin arasını bir “birim” olarak öğretmek, o zaman kafası karışmıyor, metre, santimetre gibi uzunluk ölçüleri işin içine girmemiş oluyor. Dikdörtgen şeklini gösteren lastikler daha da genişletilerek daha büyük bir kare yapılıyor. Böylelikle, büyük bir karenin içinde dikdörtgenler olduğu bilgisi de verilebiliyor. Bu büyütme – küçültme işlemleri, aynı zamanda öğrencide oran – orantı bilgisinin de ön hazırlığı oluyor.
Alan bilgisi için ise öncelikle birim kare gösteriliyor. Sonra dikdörtgenlerin içindeki kareler gösterilerek ya da renkli lastiklerle belirtilerek kaç tane olduğu sayılıyor ve o dikdörtgenin kaç birim kare olduğu anlaşılıyor. Böylelikle öğrenci, dikdörtgen ve karenin alan hesaplaması ile ilgili olarak hem pratik hem kolay bir yol öğrenmiş oluyor. Üçgenin alanını hesaplarken de birim kare üzerinden gidilebiliyor. Bir birim kareyi üçgen şekline çevirerek, üçgenin, karenin tam olarak yarısı olduğu gösteriliyor. Ardından, o üçgen için alanın yarım birim kare olduğu öğretiliyor. Daha büyük üçgenlerde ise üçgenin önce kare hali yapılıyor ve kaç birim kare olduğu sayılıyor. Sonra, karenin içine başka renkli lastikle üçgen şekli oluşturuluyor ve karenin alanının yarısı olduğu öğretiliyor. Eşkenar üçgenlerle ilgili bu bilgilerden sonra bir dikdörtgen yapılıyor, öğrencinin dikdörtgen içindeki üçgenleri bulması isteniyor.
Dairesel geometri tahtalarında çember, daire bilgileri kolaylıkla veriliyor. Yarım, çeyrek bilgileri, iki yarımın bir tamı oluşturduğu bilgisi öğrencinin uygulamalı olarak da deneyimleyeceği şekilde anlatılıyor. Bir tam daire yapılıp, içine başka renkli bir lastikle yarım daire, onun da içine başka bir renk ile çeyrek daire yapılarak dairesel geometriye giriş yapılabiliyor. Sonra lastiğin bir ucu merkezde, diğer iki ucu da birbirine komşu iki çiviye takılarak “dilim” kavramı veriliyor. Bir çeyreğin kaç dilimden oluştuğu, dilimlerin her birinin eşit büyüklükte olduğu gibi konularla saat kavramına geçiş de yapılabiliyor. Yuvarlak geometri tahtalarında saatleri anlatmak için, ızgaraya bir kalem yardımı ile saat görüntüsünü verecek şekilde rakamlar yazılıyor. Sonra, lastik, merkezden en dış çivilerden bir tanesine takılarak saniye, birkaç tanesine takılarak dakika bilgileri veriliyor.
Bu tip geometri tahtalarında öğrencilere çap, yarıçap öğretmek de oldukça kolay, bunun için lastiği önce merkezdeki çiviye ve daire üzerindeki bir tek çiviye takmak yeterli oluyor. Merkezdeki çividen çemberdeki çiviye gerilen lastik yarıçap olarak, çemberde birbirine tam karşılıklı duran çivilere geçirilen lastik çap olarak anlatılıyor. Çember, açılar ve doğrular ile ilgili matematiksel teorilerin, dairesel geometri tahtasında anlatılması, teoremlerin daha kolay anlaşılmasını sağlıyor. Sadece ilk öğretim seviyesindeki öğrencilere değil, lise seviyesindeki öğrencilere de geometri tahtaları üzerinden, özellikle daire – açı ilişkilerini anlatmak için de aynı eğitim araçları kullanılabiliyor.
Yuvarlak çivilerden oluşmuş geometri tahtalarında şekiller oluşturulurken, daha üst sınıftaki öğrencilere açı bilgisi de kolaylıkla veriliyor. Öğrenciye öncelikle bir üçgen yaptırılıyor. Üçgende lastiğin bir ucu, tahtanın tam ortasındaki çiviye takılıyor. Sonra lastik, iki taraftan en dış çemberin birer çivisine takılıyor. Böylelikle bir üçgen elde ediliyor. Her bir çivinin arasının kaç derece olduğu bilgisi verilerek, üçgenin merkezdeki ucunun kaç derece olduğu bulunabiliyor. Her bir çivinin arasının derece olarak değeri verilerek, lastik kaç çiviye takıldıysa aradaki çivilerin sayısına göre açının derecesi verilmiş oluyor. Öncelikli olarak üçgen şekillerine göre açı bilgilerinin verilmesi için eşkenar üçgen, dik üçgen, ikizkenar üçgen modelleri lastik yardımı ile yapılıyor. Hangi üçgende hangi açı olduğunu öğrencinin daha rahat özümseyebilmesi için uygulama öğrenciye yaptırılıyor. Her iki şekildeki geometri tahtası yardımı ile bir geometrik şeklin içinde bulunan diğer geometrik şekillerin bulunabileceği bir “gizli şekilleri bulma – kayıp geometrik şekilleri bulma – açı tahmin etme” gibi yaşa özgü oyunlar oynanarak, öğrencinin edindiği yeni bilgi pekiştirilebiliyor.
Araştırmalara göre, öğrenciler, eğitimleri esnasında çeşitli araçlar kullanarak pekiştirme ile öğrenmeye daha kolay motive oluyor. Okul öncesi eğitimlerden itibaren, üniversitelerin son sınıflarına kadar teorik ve pratik eğitim almış olanlar, eğitim hayatlarını tamamladıklarında, daha pratik çözümler bulabiliyor, kriz dönemlerini daha sakin ve analitik düşünerek atlatabiliyor. Kullanıcılar, objeleri algılarken farklı duyularını ağırlıklı olarak kullanıyor. Bu duyuların tamamı devrede olsa da bazıları diğerlerinden daha önce çıkıyor. Bu algılama sistematiği, bireylerin öğrenim kazanımlarını da belirliyor ve her bir bireyde farklılık gösteriyor. Bazı kullanıcılar bilgiyi görsel kaynaklardan aldığında daha çabuk özümseyebiliyor. Bu tip kullanıcılara “görsel” kişiler deniyor. Visual, yani görsel öğrenme stiline sahipseniz görsel yardım ya da video setleri ile bilgiyi görsel biçimde algılıyor ve öğreniyorsunuz. Bazı kullanıcılar ise dinleyerek daha iyi anladığını ifade ediyor. Bu kişiler ise “işitsel” kişiler olarak ifade ediliyor. İşitsel (Auditory) eğilimli iseniz dinleyerek daha rahat öğrenebilirsiniz. Bunun en güzel örnekleri sesli kitaplar. Başka bir grup ise okuduğunu yazarak daha iyi anlaşılabilir hale getiriyor. (Oku – yaz ağırlıklı kişiler). Bir başka grup ise dokunarak, hissederek ya da deneyimleyerek anlayabiliyor. Bu gruptaki bireylere de dokunsal kişiler deniyor. Kinesthetic, yani dokunsal eğilimli bireylerde ise eğitim ve öğrenme, uygulamalı yöntemler kullanılarak netleştiriliyor. Birey, dokunsal eğilimli ise duyguları onu yönlendirebiliyor, dokunduğu objenin ona hissettirdikleri üzerinden yola çıkarak bilgileri derliyor ve anlıyor.
Sadece bir duyu ile değil, birçok duyunun bir karışımı ile algılama gerçekleşiyor. Uygulamada, görsel – işitsel, işitsel – dokunsal, görsel – dokunsal bireylerle karşılaşabiliyor ya da tüm bu duyuların eşit şekilde etki ettiği kişileri görebiliyorsunuz. Görme, işitme, okuma-yazma ve dokunma duyularının yardımı ile edinilen bilgi, birçok duyunun birlikte çalışarak beyne ulaştırdığı sinyaller ile ortaya çıkıyor. Bu duyular her bireyde farklı yüzdelerde etkili oluyor. Herkeste farklı olan bu dengede, kimi birey çevresindekileri daha çok işitsel ve dokunsal, kimi birey görsel ve işitsel, kimi birey de görsel ve dokunsal ya da üç duyunun karışımı şeklinde algılayabiliyor. Hangi durum olursa olsun, okul öncesi eğitimden itibaren VARK tekniği her öğrenciye de ulaşabilen bir eğitim yöntemi olarak öne çıkıyor. Bu gibi tekniklerle çocuklar sosyal hayatta yaşadıkları aktiviteleri akademik hayatlarına katıştırmayı ve pratikten teori yaratmayı öğreniyorlar.
VARK eğitim uygulamalarında çocukların aktif katılımı da büyük önem taşıyor. Araştırmalara göre aktif olarak derse katılan öğrencilerin bilgiyi özümsemeleri büyük bir oranda artıyor. Öğrencinin derse katılımı, duygusal olarak derse ve öğretmene karşı bağ oluşturmasını sağlıyor. Bu bağ ile derse sadakati artıyor ve ders çalışmak için kendisini motive ediyor. Bu nedenle eğitim esnasında öğrencilerin uygulamalı olarak da öğrendiklerini hayata geçirmeleri önem taşıyor. VARK eğitim tekniklerinde kullanılan geometri tahtaları, öğrencilerin pratiklerini artırdığı için çok rağbet görüyor. Okulda, kalabalık sınıflarda eğitim alan öğrenciler için bile evde uygulama yapabilecekleri, çeşitli eğitim – öğretim araçları bulunuyor. Geometri tahtaları, kavram haritaları, modeller, akış diyagramları, fiziksel etkinlikler ile öğrencinin eğitimi pekiştiriliyor.
Siz de hemen Trendyol'dan geometri tahtalarını inceleyebilir ve çocuğunuz için en beğendiğiniz geometri tahtası modellerini sipariş verebilirsiniz. Uygun fiyatları ve çeşitli modelleriyle geometri tahtaları Trendyol'da.